Gizik Duran’ın Sıradışı Hayatı, Kahraman mı Yoksa Eşkiya mı?

Kurşun işlemez denilen bir efsanenin çarpıcı hikayesi! Kahraman mı, eşkıya mı? Gizik Duran’ın dağlarda başlayan mücadelesi, ihanetler ve kan davalarıyla sona erdi. Onun gizemli yaşamını ve trajik sonunu keşfetmek için okumaya davetlisiniz!

Gizik Duran’ın Sıradışı Hayatı, Kahraman mı Yoksa Eşkiya mı?
Temsili görsel yapay zeka ile oluşturulmuştur.

Adı, Çukurova’nın dağ köylerinde bir dönem korkuyla, bir dönem de hayranlıkla anıldı: Gizik Duran. Atış yeteneği, cesareti ve kurnazlığıyla bir döneme damga vuran bu isim, kimileri için bir kahraman, kimileri için ise bir eşkıya olarak biliniyor. Halk arasında onun hakkında söylenen "Bana kurşun işlemez" sözleri dilden dile dolaştı. Peki, Gizik Duran kimdi? Onu bu kadar özel kılan neydi?

Gizik Duran'ın Hayatı

Gizik Duran, 1897 yılında Adana’nın Cumhurlu köyünde doğdu. Çocukluk yıllarında çobanlık yaptığı, genç yaşlarda atıcılık yeteneğiyle dikkat çektiği söylenir. Rivayetlere göre, tüfeği yüzüne almasıyla ateş etmesi bir olurdu. Uçan sineği vuracak kadar keskin nişancıydı. Bu yeteneği, onun "Atışını Vuran" lakabını almasına neden oldu.

Gizik Duran

Birinci Dünya Savaşı sırasında, askerlik çağındaki gençler orduya alınırken, Gizik Duran da askere çağrıldı. Ancak o, askere gitmek yerine dağlara çıkmayı tercih etti. Dağlarda saklanarak, Osmanlı otoritesinden kaçmayı başardı. Bu süreçte, “gizlenmekteki ustalığı” nedeniyle “Gizik” lakabını aldı.

Hapishaneden Kaçış

Dünya savaşının bitişi ile birlikte malum anlaşmalar imzalanıyor ve Osmanlı Devleti tasviye aşamasına geçiliyor. Bu dönemde Kozan bölgesindeki jandarmalar, Gizik Duran'a bir tuzak kuruyorlar. Savaştan önceki tüm suçların affedildiğini, artık gizlenmeye gerek kalmadığını ilan ediyorlar. Bunu duyan Gizik Duran da gizlendiği yerden çıkıp köyüne dönüyor. Sonuç olarak da jandarmalar onu tutuklayıp Kozandaki hapishaneye atıyorlar.

Savaştan sonra Ermenilerin ve Fransızların dönemi başlıyor. Çukurova bölgesi Fransızlar tarafından işgal ediliyor. Ermeniler ise burada onların aracılığını yapıyor. Savaş öncesinde Suriye bölgesine techir edilen Ermeniler Kozan'a geri dönüp burada Fransızların da yardımıyla eski mülklerini ve daha fazlasını ele geçirip, bölgede malum eylemleri yapıyorlar.

Bu dönemde hapishanede bulunan tüm suçlular ise bir şekilde serbest bırakılıyor. Bunu kimin yaptığı konusunda kesin bilgi yok. Türkler de yapmış olabilir, Ermeniler veya Fransızların da işi olabilir. Kesin olan bir şey var ki Gizik Duran bunun sonucunda serbest kalıyor ve çok iyi bildiği Toros Dağlarına geri dönüyor.

Burada hayatta kalabilmek için de yoldan gelip geçenleri soyup mallarına el koyuyor.

Bozat Gediği Olayı

Kozan ve Saimbeyli Ermeniler tarafından ele geçiriliyor. Bu iki şehir arasında iletişimin kurulması ve gerekli lojistik hareketlerin gerçekleşebilmesi için yolların güvenli kalması gerekiyor.

Ancak herkes biliyor ki Gizik Duran onlar için bir tehdit. Bu yüzden Ermeni Jandarmalar Gizik Duranın köyünü basıp onun evini yakıyorlar. O zamana kadar Ermenilere özel bir düşmanlığı bulunmayan Gizik Duran onlara bileniyor.

Bunun sonucunda, Kozan'dan Saimbeyliye malzeme götüren 4 askeri Bozat Gediği denilen bölgede tuzağa düşürüp öldürüyor.

Bu olay, Saimbeylinin tarihi açısından çok önemli bir dönüm noktası oluştuuyor. Çünkü Ermeni ve Fransızlar bu olaydan sonra Saimbeyli ile kolay kolay iletişim kuramıyor. Nitekim, Gizik Duran sonunda milli kuvvetlere katılarak direk milli mücadele için savaşıyor.

Gizik Duran, bu direnişe katılarak işgale karşı mücadele eden milis güçlerine dahil oldu. Özellikle Saimbeyli’deki Ermeni çeteleriyle yaşanan çatışmalarda adı sıkça duyuldu. Gizik Duran, Doğan Bey komutasındaki Kilikya Ulusal Kuvvetleri’ne katıldı ve burada "Şahin Bey" lakabını aldı. Bu süreçteki eylemleri ona halk arasında kahramanlık payesi kazandırdı.

Savaş Sonrası Gizik Duran

Ancak işgal sona erdikten sonra işler değişti. Savaşın sona ermesiyle birlikte direnişin sembol isimlerinin bir kısmı evlerine dönerken, Gizik Duran köyünde kalıcı bir düzen kuramadı.

Köydeki huzursuzluğu artıran bazı baskın ve soygun olayları onun adını yeniden gündeme getirdi. Köylüler, onun halktan zorla yiyecek ve para topladığını, hatta bazı köy baskınlarına katıldığını iddia ettiler. Bu iddialar, onun "kahraman" mı yoksa "eşkıya" mı olduğu sorusunu gündeme getirdi.

Düşmanlıklar ve Hesaplaşmalar

Cumhuriyet’in ilanından sonra, Gizik Duran’ın bölgedeki varlığı tartışma konusu oldu. Onunla husumet yaşayan pek çok kişi vardı. Özellikle Pof Yusuf ve Acar Ahmet ile aralarındaki çekişmeler, kan davasına dönüştü. Bu düşmanlıklar, onu yalnızlaştırdı ve köylerdeki halk desteğini kaybetmesine neden oldu.

İddiaya göre, Pof Yusuf’un eşi boşanmak istediği için yardım isteyen kadın, Gizik Duran’dan destek istedi. Gizik Duran, Pof Yusuf’un boşanmayı kabul etmesini sağlamaya çalıştı. Ancak bu olay, iki eski dostun düşman olmasına yol açtı. Aralarındaki gerilim, karşılıklı tehditlere dönüştü. Bu düşmanlık, Pof Yusuf'un, Gizik Duran’a karşı düşmanlarıyla iş birliği yapmasına neden oldu.

Gizik Duran, sadece Pof Yusuf'la değil, Acar Ahmet, Acar Hüseyin, Murtaza Çavuş ve Demirci Ömer gibi köy halkından başka kişilerle de husumet yaşadı. Bu düşmanlıklar, ilerleyen dönemde birçok kanlı olaya sahne oldu. Özellikle Acar Ahmet’in ölüm şekli hafızalardan silinmedi. Söylenene göre, Gizik Duran, Acar Ahmet'i taşlarla dolu bir çukura gömüp üzerine pekmez dökerek sineklere maruz bıraktı. Bu olay, bölgedeki birçok kişiyi dehşete düşürdü.

Gizik Duran'ın Sonu

Gizik Duran'ın çetesinde bulunan Yırtaz İsmail, o dönemde Mersinde askeri okulda eğitim almakta olan Kadı Osman'ın karısını kaçırır. Kadı Osmanın annesi mektuplar yazarak oğlunu teselli etmeye çalışsa da Kadı Osmanda Gizik Duran nefreti büyür ve onu öldürmeye karar verir.

Osman Yazar (nam-ı diğer Kadı Osman), İçişleri Bakanlığı’ndan Gizik Duran'ı öldürmek için görev ister. Devlet bölgedeki asayiş durumunu ve halktan gelen şikayetleri de göz önünde bulundurarak istediği görevi ona verir.

Osman Yazar’a, Maraşlı Mehmet ve Aydınlı Mehmet isimli iki asker eşlik etti. Amaç, Gizik Duran’ı etkisiz hale getirmekti.

29 Haziran 1929’da, Osman Yazar ve ekibi Gökmenler köyüne geldi. Köyde bir evin duvarına mazgal açarak pusuya yattılar. Gizik Duran ve ekibi köye geldiğinde, köylü bir çocuğa ekmek getirmesi için talimat verdi. Çocuk ekmek getirmeyi reddedince, Gizik Duran çocuğu kovalamaya başladı. Bu sırada, pusuya yatan Osman Yazar, mazgaldan nişan aldı ve tüfeğiyle ateş etti.

Kurşun, Gizik Duran’ın göğsünden girip belinden çıktı. Yaralanan Gizik Duran, kendini dere yatağına attı. Ancak, aldığı yara ağırdı ve tüfeğini kullanamayacak durumdaydı. Yanındaki adamları, jandarma korkusuyla kaçarak onu yalnız bıraktı. Ertesi sabah, köylü kadınlar tarafından cesedi bulundu.

Ölümüne Tepkiler

Gizik Duran’ın ölümü, köyde farklı duygularla karşılandı. Onu sevenler ağıtlar yakarken, düşmanları ve onun baskısından rahatsız olanlar rahat bir nefes aldı. Onun için yakılan ağıtlardan biri şöyleydi:

Evimizin önü bostan
Biz de olduk ele destan
Öldüğüme gam yemiyom
Beni vuran Kel Kadı Osman

Bir başka ağıt ise şöyleydi:

Kir at nenni, dor at nenni
Döşünün arası enni
Bana kurşun geçmez derdin
Niye geldin ala canı

Bir Efsanenin Sonu

Gizik Duran’ın ölümüyle birlikte, “kurşun işlemez” efsanesi sona erdi. Onun hakkında anlatılan hikayeler, masalsı bir havaya büründü. Kahraman mıydı, yoksa zalim bir eşkıya mıydı? Bu sorunun cevabı, onun yaşamına dair anlatılan hikayelerde gizli kaldı.

Bazı köylüler, onun adalet peşinde olduğunu savunurken, bazıları ise onun köylüye zulmettiğini iddia etti. Ama herkesin hemfikir olduğu bir şey vardı: Gizik Duran, sıradan bir insan değildi. O, halkın hem korktuğu hem de hayranlık duyduğu bir efsaneydi.